Teknolojik ilerlemenin önemli bir aktörü olan Çin, tarih boyunca bilim, sanat ve edebiyatta örnek bir medeniyet olmuştur. Bilimsel ve sistematik düşünce sisteminin Antik Yunan ile başladığı belirtilirken, Doğu medeniyetleri arasında Pers ve Çin'in bilim, felsefe ve devlet yönetimi konularında öne çıktığı görülmüştür. Bu makalede Çin’e ve onun tarihinden aldığı temel ile 21. yüzyıl ve ötesine nasıl hazırlandığına bakacağız.


Çin'in bilim dünyası

Ortaçağ döneminde, Çin biliminin merkezi konumundaydı ve ateş, barut ve pusula gibi keşiflerle dünya çapında önemli bir rol oynadı. Ancak, jeopolitik nedenler ve merkez-çevre ilişkisinin etkisiyle endüstriyel dönüşüm yaşanmadı. Bu dönüşümü gerçekleştiren Avrupalı devletler ve Britanya, Çin'e giriş yaparak batı teknolojisini tanıttı. Ancak Çinli imparatorlar bu teknolojileri kabul etmeyi reddettiler, çünkü kendilerine uygun görmemişlerdi. Yine de bazı Çinli liderler, Batı biliminden etkilenmiş ve batılılardan astronomi, matematik ve biyoloji gibi bilim dallarını öğrenmişlerdi. Batılı misyonerlerin Çin'e endüstrisini tanıtmasıyla Batı biliminden etkilenen Kangxi, batılılardan anstronomi, matematik ve biyoloji bilimlerini almıştır. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping bu konuyla ilgili:


'Batılı misyonerlerin ülkemizi araştırması ve haritasını çizmesiyle ülkemizi bizden daha iyi öğrenmişti. Bilim ve teknoloji sosyal gelişme ile birlikte olmalıdır. Ne kadar öğrenilirse öğrenilsin bu sadece merak, sadece bir çeşit şıklık göstergesi hatta tuhaf bir numara olarak kalmıştır ve bunun toplum üzerinde etkisinin olması imkansızdır.'




Xi Jinping'in düşüncelerine bakacak olursak, Çin tarihindeki geri kalmışlık sebeplerini inceleyerek politikalar geliştirmiştir. Japonya'nın batı reformları sayesinde teknolojik gelişme yaşaması, Çin üzerinde baskı kurmuş ve Çin'i azme yönlendirmiştir. Deng Xiaoping'in dünyaya açılma politikasıyla Çin, düzenli olarak büyür ve 2012'de başa Xi Jinping gelir. Xi, ilerlemenin Batı hürriyeti ve tekniği ile olacağını bildiği için daha fazla Çinli genç Avrupa ve Amerika'ya gönderir. Bu gönderilen öğrencilerin %99.7'si tekrar eve döner ve Çin için çalışmaya başlar. Çin'in düzenli olarak büyümesine rağmen Xi ve Çinli yöneticiler ülkenin büyüme ve orta sınıf tuzağına düşeceğini öngörürler. Bu konuya başka bir yazıda değineceğiz. Çin, bu tuzağa yakalanmamak için özellikle eğitim sistemiyle bilim ve mühendislik alanlarında başarılı bir ivme yakalamıştır. Ar-Ge harcamalarını 10 kat artırarak, GDP içindeki payını %2'ye yükseltmiştir ve bu alanda Güney Kore, Japonya ve Amerika'dan önde gelmektedir.


Uzay Endüstrisi

Çin, Uzay endüstrisinde büyük başarılara imza atmıştır. Çin'in uzay ile ilgili araştırmalarının temelinde yatan hedef Çin ekonomisi için haritacılık, tarım ve çevre düzenlemesidir. Çin 3 Ocak 2019'da ayın dünyadan görünmeyen yüzüne Von Karmen kraterine Chang'e-4 uydusunu gönderir. . Amaç gelecekte ki uzay operasyonları için haberleşme kalitesini arttırmaktır. Bir de bunun yanında güvenlik ve askeri istihbarat vardır. Pentagon'un istihbarat kuruluşu DIA'in raporuna göre Çin, uzay yarışında çalışmalarını hızlandırır.

Yine Çin ülkedeki tarım, ormancılık ve çevre düzenlemesine katma değer üretmesi için Tianwen-1 uzay aracını başarılı ile fırlatır. Çin 7 Eylül'de Taiyuan Uydu Fırlatma Merkezi'nden fırlattığı uydu ile arazi incelemeleri, yol tasarımı ve afet önleme ve azaltma için kullanılacak uydu, görevlerine başlar. 


Ayrıca tarım, ormancılık ve çevre düzenlemesi için kullanılan uzay araçları, Çin'in katma değer üretme ve güvenlik alanındaki çalışmalarının bir yansımasıdır. Bununla birlikte, 5G teknolojisine yapılan yatırımlar ve kuantum teknolojisindeki gelişmeler, Çin'in dünya çapında teknolojik liderlik iddiasını desteklemektedir. 


Geleceğin Yapı Taşı 5G



Gelelim asıl konuya. 5G teknolojisi ki bu konu çok cafcaflıdır. Bu teknoloji için Çin 200 milyar dolarlık yatırım yapmıştır ama kazanacağı paranın trilyonları bile bulması işten değildir çünkü dünyada resmen devrim etkisi yaratacaktır. Çin'in yatırımları çok verimli sonuçlar verir. Ortalama 5G'nin internet hızı 635 Mbps'ye kadar çıkar Huawei telefonlarda. Ama 5G sadece bunla da sınırlı kalmaz. 5G, yapay zeka ve endüstri 4.0 gibi devrimlere de öncülük edecek. Endüstri 4.0 için gerekli olan internet ağı 5G ile sağlanabilir düzeyde. Bu sebeple robotlarla yapılan üretimin yoğunluğu artacak ve ekonomik verimlilik ve kar hiç olmadığı kadar artacaktır. 5G aynı zamanda Henan eyaletinde bulunan Luoyan şehrindeki mandecilikte de kullanılacak. Geliştirilen 5G temelli yazılımla değerli madenler tespit edilerek az zamanda çok iş mantığı ekonomiye olağanüstü kaynaklar getirecek. 4G ve 4G LTE ile sosyal medya ağaları ve cep telefonu markalarını dünyaya yayan ABD gibi Çin'de aynı politikayı 5G üzerine uygulayacak. Şu an bunu Çin, ICBC ile yapsa da bu teknolojik ağ kadar etkili olmuyor. 

Çin, kuantum teknolojisini gelişecek teknoloji için kullanmak istiyor. Ağustos 2016'da uzaya gönderdiği ilk kuantum uydusu Micius ile dünyaya kuantum da merkez ülke olabileceğini gösterdi. Çin, cep telefonları ve 5G baz istasyonları için kullanacağı çiplerde Amerikan tahakkümünden kurtulmak için yarı iletken teknolojisine 1.4 trilyon dolar yatırım yapacak. Bu sayede Avrupalı telefon üreticiler için ucuz ürün sağlayabilecekler. Çin, biyoteknoloji de ayrıca yatırım yaparak robotik yöntemlerle insan biyolojik gücünü artıracak DNA ve RNA teknolojisini ilerletiyor.

Xi Jinping'in geleceğe dair vizyonu, teknolojiye olan yatırımlarını artırarak Çin'in etkinliğini ve küresel ölçekteki etkisini güçlendirmek yönündedir. Ancak bu süreçte insan gücünün azalması ve otomasyona yönelme mecburiyetiyle karşı karşıya kalacakları öngörülmektedir. Çin'in 2011'de zirveye ulaşan insan gücü 2060'a kadar 200 milyon düşecek. Yani bu iş gücü düşmesi mecburen Çin'i otomasyona yönlendirecek. Xi Jinping'de tarihten aldığı derslerle hem Çin ulusunun motivasyonunu artırarak hem küresel ölçekte etkinliğini artırmak için teknolojiye gün geçtikçe yatırımlarını artırıyor.


Sonuç olarak, Çin'in teknolojik ilerlemesi ve Ar-Ge çalışmaları, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de önemli bir rol oynamaktadır. Çin'in bu alandaki başarıları, dünya ekonomisi ve küresel siyaset açısından da dikkate değerdir. Ancak gelecekteki büyük hesaplaşmalara doğru ilerlerken, insana odaklı ve sürdürülebilir bir yaklaşımla ilerlemelerini sürdürmeleri umulmaktadır. Şüphe yok ki gireceğimiz yeni dünya büyük hesaplaşmalara gebe. Bu rekabet de yeni iki kutup arasında sürecek. Amerika ve Çin. Bu rekabetin gelecek dünyaya etkisi ve ekonomik sonuçlarına sonraki yazılarda değineceğiz.



Okuduğunuz için teşekkürler.





Post a Comment

Daha yeni Daha eski